10 Aralık 2015 Perşembe

Hayata Dair Bir İki Tespit


Bugünler, dünler yarınlar hep bir beklenti içerisinde geçirdiğimiz, hayatımızı anlamlı kılmaya mutlu olmaya çalıştığımız zamanlar. Hayat dediğimiz şey akıp gidiyor. Her birimiz daha dün çocuktuk, bugünse olgunluk çağlarımız geldi de çattı. Nereye gidiyoruz ve bunca uğraşının amacı ne? Çok küçük yaşlarda sorgulamaya başladığım bu hayatta neden yaşıyoruz sorusunu birçok olası cevabını bulmuş olsam da, hala tam anlamıyla gerçekliği bilemiyorum. Galiba ölene kadar da bilemeyeceğim. Bazen hayat ve çabaladığımız şeyler anlamsız geliyor elbette. Ama her birimiz sabah uyandığımızda o yataktan kalkmamıza sebep olacak bir bahane buluyoruz. Mutlu olmak için sebepler yarattığımız gibi. Her şey için bir sebep yaratıyoruz. Bir sonraki durağımıza ilerleyebilmek için. Sebepsiz başı boş olurduk. Her birimizin mutlu olmak için sebepleri başka başka. Ama bu sebepleri tetikleyen en önemli olgu hayata ve hayatta gördüğümüz şeylere verdiğimiz, yüklediğimiz anlamda şekilleniyor. Her gördüğümüz şekille ilgili beynimize bir anlam yüklemesi yapıyoruz. Bunun için derslerimde öğrencilerime hayatlarında hiç görmediği şeylerle rastlaşmaları ve beyinlerinin onları şekillendirirken ki ve o cisimlere anlam yüklerken ki anları deneyimletmeyi seviyorum. Bu anlar bizim çocukluk anlarımıza en yakın olduğumuz anlar çünkü. Çocukken de tıpkı bu anlarda olduğu gibi birçok şeyi öğrendik, bir çok şeye anlam yüklemeyi öğrendik. Hatta bir çok duyguyu bile öğrendik. İşte tam da bu noktada öğrendiğimiz her şeyi, anlamlandırdığımız her şeyi bir yana bırakmayı başarabilirsek maddenin gerçek halini görebileceğimizi düşünüyorum.

Bu dünyada yaşama amacımızın Tanrısal boyutunun ne olduğunu netlikle bilemesek de ben herkesin kendi yaşam amacını bulmasını destekliyorum. Bu yaşam amacı kendi tekamülüne uygun olursa tadından yenmez elbette ama kişiyi gerçekte mutlu eden şeyleri de yaşam amacına dahil etmesi anlamlı ve güzel bir süreci oluşturuyor. Yeteneklerimizi ve bizi mutlu eden ruhumuzu doyuran şeyleri keşfetmemiz çok önemli. Kişinin her alandaki gelişimi yeteneklerine sahip çıkıp onları kullanabilmesiyle doğru orantılı. Ancak buradaki en önemli unsur isteklerimizi belirleyenin kendimiz olduğumuzdan emin olmamız. Çünkü toplumdaki genel geçer kurallar, bizim de belli kalıp düşünceler edinip, belli değer yargılarını ön plana almamıza sebep oluyor. Gerçekten istediğinin ne olduğunu keşfetmek için, o taşıma katmanlardan tamamen temizlenme gereği baş gösteriyor. Ve hani o her yerde bahsedilen çekim yasası da sadece bu gerçek isteklere yoğunlaşıyor. Yani bir araba istiyorsanız bunu gerçekten neden istediğini net olarak anlamanız ve bunun gerçekten ihtiyacınız olan şey olup olmadığını sorgulamanız gerekiyor.

Zenginlik şahane görüntüler saçıyor. Özellikle New Age akımların, bolluk sizin hakkınız diye her yere yayılan söylemlerinden sonra özellikle Türk insanına atfedilen fakirlik bilincindeki değişimi netlikle gözlemliyorum. Herkes zengin olmak istiyor ve birçoğu bunu en kestirme yoldan yapmaya çalışıyor. İlerleyen yaşlarda, sıkı çalışmayla kazanılmış bir paranın, genç yaşta kazanılmış bir para kadar bizi mutlu etmeyeceği gerçeği de bu çabuk yoldan zengin olma isteğinin altında yatan gerekçe. İsteklerimiz sonu gelmez bir döngüye girmiş durumda. Herkes kendisinde olmayanı hedef edinmiş ve ona ulaşmaya çalışıyor. Ama bu ulaşmaya çalıştığımız şeylerin bizi gerçekte mutlu eden şeyler olmadığını ona eriştiğimizde anlayabiliyoruz. Çünkü; o şeyler gerçekten bizim isteklerimiz değil. Kafamızda konuşan kişilerin istekleri. Annemize, babamıza, komşumuza, arkadaşımıza ait sesler var kafamızda ve onlar konuşup duruyor. Bir çok sefer meditasyonu anlattığımda, en büyük yararlarından birisinin bu sesleri susturmak olduğunu söylediğimde insanlar şaşkın gözlerle bana bakmıştır. Ya hiç bunu bilmiyorduk, diyerek. Evet o sesleri susturduğumuzda kendi gerçek ama cılız kalmış sesimizi yani bizim gerçek isteğimizi duyabileceğiz. Bunun için meditasyonu öneriyorum. Bunun için mutlaka yapın, pek çok faydası var diyorum.
Keşfetme yolculuğumuzun daha başındayız. En azından kendim için bunu söyleyebilirim. Birçok yapılması gereken şey var ve buna karşın zaman hızla akıp gidiyor. Belki de tüm bu şeyler içinde sadece tek birşeye odaklanmalıyız. Gerçek mutluluğumuzun nerede olduğuna. Sevgiyle Kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder