3 Aralık 2014 Çarşamba

 HAYATI YAKALAMAK

Hayatı bir yerinden tutmak istiyorum ama avuçlarımdan kayıyor tam yakaladığım dediğim anlarda. Biraz kırgınım, biraz da yaralı bu yüzden insanlara yaklaşırken çekinmem, bu yüzden kolayca içimi açamıyor oluşum. Ne de olsa savaş yaralarım var benim.

İçimin derinliklerin de gizlediğim, olmasını hayal edip durduğum ama olmayan tüm şeyler için özlemlerim var. Kendimi kandırmaya, oyalamaya çalışıyorum bir süredir. Hayatın anlamsız gidişini, mutsuzluğunu görmemek için. Kendimden kaçışlarımın odağını bu oluşturuyor. Sadece kendimden değil, herkesten kaçıyorum aslında. Yüzüme yerleştirdiğim gülümsemenin ardında kan ağlayan dudaklar gizli ve bağırıp çağırmak haykırmak istiyorum tüm yüzlere defalarca. Olmuyor demek istiyorum, içimin bir yerinde bir şeyler yanlış.

Bir yere tutunamıyorum demek istiyorum ama anlatamıyorum bunları kimseye. Kendime bile gerçek hislerimi anlatabildiğimden şüpheliyken kime ne anlatacağım. Yeni bir savaşta karşıma silah olarak çıkabilecek neleri söyleyebileceğim. Güvensiz yüreğim bunun olmasına izin verecek mi bir gün. Tüm içimdekileri dışarı kusmama. O kırılmış, bu incinmiş, öbürü benim için ne düşünür demeden. Çevreme ördüğüm hapishanenin duvarlarını aşabilecek miyim? Tırnaklarımla kazımalarım sonuç verecek mi bu karanlıktan çıkmama. İçime akıttığım gözyaşlarım acıları büyütmeye son verecek mi yakın bir zamanda. Ben kurban olmaktan, kahraman olmaya geçiş yapabilecek miyim?

Bunun için ne gerekiyor, kendimi nasıl tanıyacağım. Kimim ben aslında? Beynim de hiç durmadan konuşan ve hiç susmayan, delirtircesine benimle kavga edip duran o ses mi? Yoksa insanlara konuşan bu dudaklar mı? Yoksa daha derinde çok başka, bambaşka birisi miyim? Kendimle tanışabilecek miyim günün birinde?

Tertemiz beyazlar içinde bir odada birisi gelip, Merhaba, ben senin bak nasıl da bembeyaz ve kirlenmemişim diye kendini gösterecek mi bana? Yoksa üzerime sıçramış çamurların içinde, beynim de negatifliğin bir numaralı şubesiyle dolanmaya devam mı edeceğim sonsuza kadar. Tanışamayaca mıyım asıl özümle? Soramayacak mıyım ona sorularımı? Hayat amacım ne? Neden geldim ben buraya? Yaşadıklarımın sebepleri? Korkularım, kıskançlıklarım, öfkelerim hepsinin gerçek nedeni?

Bir çağlayan gibi huzur duygusunu iliklerimde hissedemeyecek miyim hiç bir zaman. Ne zaman farkında olacağım? Ne zaman hissedeceğim. Tüm beslendiğim acılardan, hüzünlerden, umutsuzluklardan yakamı kurtarıp gerçekten yaşamaya ne zaman başlayabileceğim? Öpüldünüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder