365 Günün Tao’su
18 Ocak
TAYF
Saf ışıkta tüm renkler bulunur.
Bu nedenle de rengi yoktur.
Renk, ancak
Teklik parçalandığında görünür.
Üzerimize akan saf güneş ışığı gördüğümüzde bu olağanüstü parlaklıktan gözlerimiz öyle kamaşır ki, ne o kaynaktan gelen ayrıntıları ne de onun renklerini ayırt edebiliriz. Oysa güneş ışığı yusufçuğun bürümcük kanatlarına vurduğu ya da buğulu bir yağmurla ışıldadığında ya da derimizin yüzeyinde parladığında o ışığın titreşimleri milyonlarca minik gökkuşağında toplanmıştır. İnanılmayacak kadar çok sayıdaki yüzey ve doku, ışığı üst üste gelen sayısız boyutlarda kırdığı için dünya bir renk patlaması yaşar.
Aynı şey Tao için de geçerlidir. En saf haliyle her şeyi içine alır. Bu yüzden hiçbir şeyi göstermez. Tıpkı saf ışığın tüm renkleri içermesine karşın hiçbir rengi göstermemesi gibi tüm varoluş da ilksel ve ayrımsız olarak Tao’da gizlidir. Ancak yalnızca Tao bizim dünyamıza girdiği zaman patlayarak sayısız şeye ayrılır. Her şeyin varlığını Tao’ya borçlu olduğunu söyleriz. Aslında bütün bunlar büyük Tao’nun kırılmaya uğramış parçalarıdırlar.
Renkli ışık, bir araya getirilip karıştırıldığında tekrar saf, parlak ışığa dönüşür. Bu yüzden Tao’yu izleyenler hep geri dönüşten söz ederler. Onlar yaşamlarının tüm alanlarını birleştirirler, tüm ayrımları bir bütün içinde bir araya getirirler. Birlik içinde başkalık, farklılık olmaz. Bilincimiz gerçek Tao’yla tekrar birleştiğinde yalnızca parlaklık kalır ve tüm renkler kaybolur.
Bu nedenle de rengi yoktur.
Renk, ancak
Teklik parçalandığında görünür.
Üzerimize akan saf güneş ışığı gördüğümüzde bu olağanüstü parlaklıktan gözlerimiz öyle kamaşır ki, ne o kaynaktan gelen ayrıntıları ne de onun renklerini ayırt edebiliriz. Oysa güneş ışığı yusufçuğun bürümcük kanatlarına vurduğu ya da buğulu bir yağmurla ışıldadığında ya da derimizin yüzeyinde parladığında o ışığın titreşimleri milyonlarca minik gökkuşağında toplanmıştır. İnanılmayacak kadar çok sayıdaki yüzey ve doku, ışığı üst üste gelen sayısız boyutlarda kırdığı için dünya bir renk patlaması yaşar.
Aynı şey Tao için de geçerlidir. En saf haliyle her şeyi içine alır. Bu yüzden hiçbir şeyi göstermez. Tıpkı saf ışığın tüm renkleri içermesine karşın hiçbir rengi göstermemesi gibi tüm varoluş da ilksel ve ayrımsız olarak Tao’da gizlidir. Ancak yalnızca Tao bizim dünyamıza girdiği zaman patlayarak sayısız şeye ayrılır. Her şeyin varlığını Tao’ya borçlu olduğunu söyleriz. Aslında bütün bunlar büyük Tao’nun kırılmaya uğramış parçalarıdırlar.
Renkli ışık, bir araya getirilip karıştırıldığında tekrar saf, parlak ışığa dönüşür. Bu yüzden Tao’yu izleyenler hep geri dönüşten söz ederler. Onlar yaşamlarının tüm alanlarını birleştirirler, tüm ayrımları bir bütün içinde bir araya getirirler. Birlik içinde başkalık, farklılık olmaz. Bilincimiz gerçek Tao’yla tekrar birleştiğinde yalnızca parlaklık kalır ve tüm renkler kaybolur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder