4 Aralık 2014 Perşembe


 KOŞULSUZ AŞK, PEKİ NE KADARI?

Koşulsuz aşk, koşulsuz aşk diye dilimize pelesenk olmuş, her yerde arayıp durduğumuz bir türlü bulamayıp bulamamaktan şikayetçi olduğumuz o aşk nerede acaba? Sürekli birilerinin çıkıp bizi koşulsuzca sevmesini istiyoruz ya, biz ne kadar koşulsuz seviyoruz ki? Sevgiliyi geçtim, ailemizdeki kişileri bile koşulsuz sevebiliyor muyuz? 

O bana bunu yaptı, öbürü şunu dedi, ben bunu hak etmedimler arasında geçip gidiyor ömrümüz. Oysa bize en çok zararı verdiğini düşündüğümüz insanı ele alalım, bize gerçekten ne öğretmeye çalışıyordu? Neyi fark etmemizi sağlamaya çalışıyordu? O bize bağırdı bağırdı da neden bağırdı? Yoksa biz mi kendimize bağırıyoruz onun ağzıyla? Bize bu kötülüğü yaparak yüklendiği karmayla aslında o bizim en büyük dostumuz. 

Nasıl olabilir diyeceksiniz? Bana kötülük yapan kişi nasıl benim en büyük dostum olabilir. Mesela bir oyuncu olduğunuzu düşünün. Ben size sahnede oynamanız için tekstler dağıtıyorum. Herkesin bir rolü var bu oyunda. Sonra sahneye çıkıyoruz oyun başlıyor ve rolleri ben dağıtmış olduğum  halde gerçek sanmaya başlıyorum hepsini. O oyuncuların hepsine kızıyorum yaptıkları ve söyledikleri için. Bunu yapmam ne kadar mantıklıysa, bu hayatta bize kötülük ettiğini düşündüğümüz birini düşman bellememiz de o kadar mantıksız.

Buraya gelmeden önce bana kötülük yap demişiz, yap ki ben içimdeki şu duyguyu keşfedeyim ve çözeyim. O kişi biraz düşünmüş, ama ben bunu yaptığım için oldukça büyük bir negatif karmam olacak. Ama seni seviyorum kardeşim, bunu senin için yüklenmeye hazırım demiş ve gelmişiz buraya. Ona verdiğimiz rolü unutup kurban olduğumuzu düşünüyoruz. 

Kahraman olmaya karar verirsek, karşımıza çıkan her olayın aslında bizden kaynaklandığını içimizdeki yankılanmakta olan enerjinin sonucu olduğunu anlarsak, koşullara bu kadar takılmayız. Onaylanma ihtiyacı içerisinde olmaz, tokat atana öbür yanağımızı rahatça dönebiliriz. 

İnsanların bize ayna olduklarını, bizi bize yansıttıklarını unutmamak gerek. Aşk da sevgiden bizim içimizden akar, onu dışarıda bulamayacağımız gibi, koşullandırılmış olduğunda bir süre sonra nefrete dönüşmekten başka bir sonuç getirmez. Bütün ilişkilerin hüsranla sonuçlanmasının altında bu gerçek yatıyor. Önce kendimizi sevmeyi, kendimize aşk duymayı, bunu koşullardan çıkarmayı öğrenerek işe başlamak gerek. Bir kere bunu yapınca, aynalarda bize koşulsuzca gelen bir sürü insan göreceğiz. Öpüldünüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder