PARA, PARA, PARA
Hepimizin hayattan bir beklentisi de daha fazla para sahibi olabilmek. Bütün çalışıp didinmelerimiz, daha fazla mesai yapmalarımız, belki katlandığımız bir çok şey, bir çok şeye sesimizi çıkarmayışımız hep bu yüzden. Biraz daha rahat yaşamak, günün sonunda o gördüğün şahane ayakkabıyı alıp evine gidebilmek için. Peki bu kadar ihtiyaç duyduğumuz parayı seviyor muyuz? Bir çok kişinin sevdiğini düşünmüyorum. Bununla ilgili atasözlerimiz, deyimlerimiz bile var, Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz; parasını aziz eden, kendini rezil eder; İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın; para elimizin kiridir vb. Atalarımızdan bize gelen zenginliğin kötü bir şey inancı beynimizde duruyorken. Sadece sözlerimize değil, filmlerimize bile bu yansımışken bizim daha fazla para isteyip çalışmamız Don Kişot'un yel değirmenlerine saldırmasından farklı bir tutum değil.
Bir yanda para kötü bir şey diyen bir bilinç altı, bir yanda da şu ayakkabıyı da al diyen bir ego. Eh biz de bu ikisinin arasına sıkışmış, mutsuz ve doyumsuz insanlar yumağı. Para dediğimiz aslında bir kağıt parçası bunun farkında olmalıyız önce. Ona ilgili değeri biz yüklüyoruz. Mesela bir ormana düşsek cebimizdeki o paraları ancak, yakacak kağıt olarak kullanabiliriz. Varlık ise bambaşka bir şey. Hepimiz cebimizdeki para kadar olduğumuzu düşünmekten vazgeçemiyoruz. Oysa üstümüzdeki kıyafetler, evimizdeki eşyalar, dolabımızdaki yemek, varlığımızı oluşturur. Ne kadar zengin olduğumuzu düşünürken bu varlık değerlerini atlarsak büyük bir şeyi gözden kaçırmış oluruz.
Para bir enerjidir. Üstüne üstlük bir sevgi enerjisidir. Yıkıcı özelliğini ona yükleyen, onu kullanarak kötülük yapan insandır. Yapılabilecek onlarca güzel şey varken, bu sadece bir seçimdir. Paranız varsa, bilim, kültür, kişisel gelişim gibi alanlara yönelip içinizdeki açığı doldurmak üzerine çalışabilirsiniz. Ama paranız yoksa, ki olmaması da bizim seçimimizdir tamamen, o zaman para kazanmak üzerine odaklanmaktan daha fazla ilerleyemeyiz. Bu sebeple parayla ilgili kodlarımızı, ona yüklediğimiz anlamları tekrar gözden geçirmeli ve para enerjisiyle barışmalıyız.
Bunu yaparsak, bu barışı imzalarsak sonrasında yola devam edebiliriz. Unutmamalıyız ki, tanrı bolluklar içerisindedir ve bunu da bize vermeyi arzular, almayan reddeden, kendimizi layık bulmayan, para beni bozar diyen, para kötüdür diye düşünen bizler uzak tutarız bolluğu kendimizden. Evren bizim özgür irademize saygı duyar, isteğin benim için bir emirdir der ve biz beş parasız dolanırız ortalıkta ve dönüp sağı solu suçlarız, tanrıya kadar vardırırız isyanımızı, bunu yapanın kendimiz olduğunu bilmeden.
Şimdi bir karar verelim, parayı bizi kucaklayan kollarını açmış kocaman bir kalp olarak görmeyi seçelim. Ve bizde sevgiyle onu kucaklayalım. Böylece tekamül yolumuzda atmamız gereken adımları güven içinde atıp, hayat amacımız yolunda yürümeye başlayabilelim. Öpüldünüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder