15 Ocak 2015 Perşembe

GERÇEĞE UYANIŞ

Kendimizde olanı fark etmediğimiz nice an yaşıyoruz. Beynimizde düşünceler, engellenemeyen fırtına bulutları gibi girip girip çıkıyorlar. Bu bulutlar sadece beynimize taşımıyorlar bu negatif düşünceleri, tüm enerji alanımıza yayıyorlar. Ve bu yayılan enerji alanı bir sinyal göndermeye başlıyor, bu sinyal gidip kendisiyle eş olan bir sinyalle birleşiyor ve hemen yanımıza geliyor. Bu süreç biraz zaman aldığı için, hakkında kötü düşündüğümüz herhangi bir şey yüzünden on saat sonra kavga ettiğimizi fark edemiyoruz. O kavganın ya da o olayın bizden tamamen bağımsız olduğuna inanıp münferit bir olaya bakarmış gibi değerlendiriyoruz. Sonra gelsin ben bunu hak edecek ne yaptımlar, yeni negatif fikirler, beddualar ve bir kısır döngü. Oysa bilsek düşünceleri fark etsek beynimizden geçtiği anda, yakalasak hemen iptal ederiz. Ama negatif düşünceler oldukça hızlı ve seri hareket ederler, orada olduklarını bile fark etmeyiz çoğu zaman. Pozitif düşüncelerse daha ağır ve yavaş hareket ederler. Bu sebeple senin düşüncenden kaynaklanıyor dediğiniz birisi, benim beynimde hiç negatif düşünce yok ki diye bilmektedir. Oysa mutlaka böyle düşüncelerimiz var, olmasaydı hayatımızda negatif hiç bir olay olmazdı. Bu düşünceler, hem kendimize dair, hem de dışarıda kendimizden ayrı gördüğümüz aslında yine biz olan öteki dediğimiz kişilere dair.
Bizler kendimizde olmayan hiç bir şeyi düşünmeyeceğimiz gibi, kendimizde olmayan hiç bir olayı da yaşamayız. Bir şey yaşıyorsak beynimiz bu kayıtta demektir. Yok sayıyorsak, yok sayılırız. Sevmiyorsak, sevilmeyiz. Eleştiriyorsak, eleştiriliriz. Küçük görüyorsak, küçümseniriz. Ama biz yaptıklarımızın, düşündüklerimizin farkında olmadığımız için gelen olayları da anlamlandıramıyoruz. Kurban zihninde sağdan dola doğru içinde bulunduğumuz hapishanenin duvarlarında savrulup duruyoruz.
Düşündüklerimiz kadarız oysa. Aklımızdan geçenleriz biz. Mevlananın kendini bilmek dediği şey buna çok yakın. Hayatımızı ve gördüklerimizi tamamen bu beynimizdeki, çoğu zaman farkında olmadığımız düşüncelerimizle yaratıyoruz. Örneğin, tırnaklarımıza bakıp ah, ne kadar uzadı diye düşünüyoruz. Ve gidip kesmediğimiz de, bir zaman sonra (bu yarım saatte olabilir bir günde) tırnağımız bir yere takılıp kırıldığında ve canımız yandığında ay, ben düşünmüştüm tırnaklarım uzadı diye diyoruz. Oysa tırnaklarımızın uzadığını ve bu uzun tırnaklarla başımıza bir şey gelebileceğini biz düşündük ve yaşayacağımız şeyi de biz yarattık.
Tüm olaylara, durumlara, duygulara ve maddeye biz anlam yüklüyoruz. Nötr olup bakmayı öğrenebilirsek, hiçbirinin sandığımız gibi olmadığını gerçekte hiç birini anlamamış olduğumuzu net olarak görebiliriz. Bu görüş de bizi illüzyondan çıkarır ve gerçeğe getirir. Öpüldünüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder